sevmek gibi geliyordu herşey, sevmek gibi gidiyordu kadın...
adının anlattığı, canın teni yakmasıydı,
bir bulut, evet ama aslolan; bulutun suyu yağmasaydı...
bir insanı sevmekle başlıyordu her şey
ve boşanmak için, en az iki şahit gerekiyordu..
böyle zamansız güneşli,
umulmadık mavi günlerde
bir bekleme salonu yalnızlığına bürünüyorum
iliklerimdeki yitik aşkı
sarhoş bir unutkanlığa ilikliyorum
sanki şiirini bilmediğim bir fransız akşamında
kaldırım taşlarını sayıyorum kalbimin
içimde ayak izlerin, aylak bir yaz geçiyor avuçlarımdan
ve ben ne zaman kiminle sevişsem
hala seni aldatıyorum...